Pages

16.11.2008

Nasrettin Hoca Fıkraları - Tokat

Nasrettin Hoca Fıkraları - Tokat

Hoca, yolda dalgın dalgın yürürken, muzipin biri ensesine bir tokat patlatmış. Hoca şaşkınlıkla arkasına dönünce, adam eğilerek selam vermiş. Sonra da yüzsüzce ellerini oğuşturarak:
-Kusura bakmayın efendim! Ben sizi arkanızdan çok samimi bir dostuma benzettim!... demiş.

Hoca, bu söze kanmamış:
-Olmaz öyle şey, yürü kadıya!... diyerek adamı mahkemeye götürmüş. Meğer adam, kadının yakın ahbabı imiş. Hoca olayı anlatmış. Kadı düşünüp taşınmış ve Hoca'ya:
Peki demiş, sen de ona bir tokat at da ödeşin!...

Hoca , bu şekilde ödemeyi kabul etmeyince, kadı:
-Bir tokadın hakkı 1 akçedir. O halde davalı bu parayı versin sana!... demiş.

Hoca razı olmuş. Fakat dava edilen adam yanında para olmadığını: hemen gidip getireceğini söyleyerek izin istemiş.

Kadı da izin vermiş. Hoca mahkemede bekleye dursun: aradan epey zaman geçtiği halde adamın geldiği yok!...

Hoca epey bekledikten sonra hiddetle yerinden kalkmış ve Kadı Efendinin ensesine bir tokat patlatmış:
-Efendi hazretleri, demiş. Madem ki bir tokatın diyeti 1 akçedir. o halde bu adamın getireceği 1 akçeyi sen al, zira benim daha fazla beklemeye ne zamanım ne de takatim var!...

11.11.2008

Nasrettin Hoca Fıkraları - Farz

Nasrettin Hoca Fıkraları - Farz

Nasrettin Hoca'nın evine bir gün 3 eski arkadaşı misafirliğe gelir. 3 üde birbirinden oburdur. Nasrettin Hoca sofraya hangi yemeği getirse silip süpürürler. O kadar ki tencerelerde yemek bitince, sünnettir diye ekmekle iyice tencereleri sıyırırlar. Bu sırada odaya Nasreddin Hoca'nın kedisi girer.
Arkadaşları Nasreddin Hoca'yı memnun etmek için:
- "Aman ne güzel kedi. Adı ne bunun Hocam?" diye sorarlar.
Hoca:
- "Adı Farzdır", der.
Hoca'nın arkadaşları şaşırıp birbirlerine bakarlar:
- "Bu ne biçim isim Hoca Efendi?" derler. "Şimdiye kadar farz isminde bir kedi ismi hiç duymamıştık."
Hoca hemen taşı gediğine koyar:
- "Ne yani, sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?"

4.11.2008

Nasrettin Hoca Fıkrası - Sahte Dostluklar

Nasrettin Hoca Fıkrası - Sahte Dostluklar

Hoca'nın çok sevdiği hanımı vefat eder. Bu durum Hoca'da büyük üzüntü meydana getirir. Herkes bu üzüntülü durumun uzun süre devam edeceğini zanneder eme hiç de öyle olmaz. Hoca bir hafta sonra eski haline döner. Eskisi gibi neşeli görünmeye başlar.

Bir müddet sonra, Hoca'nın eşeği ölür. Bu sefer dünya Hoca'ya zindan olur. Yemeden içmeden kesilir. Bunu görenler, Hoca'nın hanımına vefasızlık ettiğini düşünür ve toplanıp Hoca'yı ziyaret ederler.
-Hocam, hanımın vefat etteğinde bu kadar üzülmemiştin, oysa ki eşeğin öldüğünde yemeden içmeden kesildin, hala kendine gelemedin, nedir bunun sebebi, diye sorarlar.
Hoca kaşlarını çatar ve ciddi bir tavırla:
-Hanım vefat etteğinde, daha cenazeden dönerken eş dost,"Üzülme Hoca, biz sana daha iyisini buluruz, seni evlendiririz" dediler. Halbuki eşeğim öleli bir hafta oluyor, kimse çıkıp ta "Hocam sana daha iyi bir eşek alırız" demediği gibi daha önce verdikleri sözü de tutmadılar. Böyle sahte dostluklar, yalancı teselliler karşısında ben üzülmeyim de kimler üzülsün?

1.11.2008

Nasrettin Hoca Fıkraları - Bahşiş

Nasrettin Hoca Fıkraları - Bahşiş

Nasrettin Hoca bir gün hamama yıkanmaya gider. Hamamcılar Hocayla hiç ilgilenmezler, eski bir peştamal, yırtık bir havlu verirler. Nasrettin Hoca hiç sesini çıkartmaz. Hamamdan çıkarken yüklüce bir bahşiş bırakır.

1 hafta sonra Hoca aynı hamama geldiğinde, bu kez büyük ikramlar görür, fakat çıkarken hiç bahşiş bırakmazr.

-Hocam der hamamcılar, gösterdiğimiz o kadar ilgiye neden bahşiş bırakmıyorsun?

- Bugün vermememin nedeni geçen haftaki hizmetinizden der Hoca, geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı. Böylece ödeştik !